Felsefi Bir Metin (Neden ve) Nasıl Okunur?
Pazara Tavsiyeler...
Merhaba Athenaumlular! Bu pazar ek bir bültenimiz var. Bazı tavsiyelerle geldim.
Pazar ek bülteni, son iki ayın ağırlığını hafifleten ama kavramları sulandırmayan bir nefes niteliğinde olsun istedim. Baudrillard ve Debord okumalarında yaşanan zorlanma aslında şaşırtıcı değil; çünkü bu metinler yalnızca yazarın ne dediğini anlamaya değil; kendi hayatını tekrar görmeye zorlayan metinlerdir. Yani bir açıdan kavramlar seni kendi deneyiminin içine geri iter.
Aslına bakarsanız bir felsefe metni okurken bütün mesele bunu anlamaktır, gerisi teferruat… Yeterince açık değil mi? Biraz açalım!
İçerik ‘Tüketmek’ vs İçeriği ‘Okumak’
Bugün Youtube kanalımda bir video yayınladım: “Hazcı mıyım? Gerçek Haz Neden Artık Bu Kadar Zor?”
Aslında son iki aydır birlikte okuduğumuz Gösteri Toplumu ve Tüketim Toplumu gibi kitapları okumasaydım, bu videoda anlattığım şeyin hiçbirini göremezdim. Hepimizin “haz” yaşadığını sandığı anların neden gerçek hazla hiç ilgisi olmadığını fark etmem tam da bu iki metnin açtığı gözle mümkün olmuştu. Bu yüzden kulübümüzdeki okuma listelerine girdiler.
Bu videonun son haftalarda okuduğumuz felsefi kuramsal metinlerin farklı problemlere nasıl uygulanabileceğini pratik bir örnek üzerinden gösterdiğini düşünüyorum. Bu yüzden izlemeniz tavsiye edilir!👇🏻
Bu bültenin mesajına geri dönersek… Bir felsefe metni, içinden alınacak bilgi parçacıkları için değil; deneyimini yeniden konumlandıran bir optik sunduğu için önemlidir. Yaşayan bir felsefenin peşinde olmak bunu gerektirir.
Yani kavramı yalnızca “bilmek” için değil; “görmek” için okumamız gerekiyor. Bu yüzden her kavramın iki yüzü vardır diyebiliriz; birinde kavram kendini açıklar ama ikincisinde okuyucunun kendisine, hayatına dair bir şeyi açığa çıkarır. (Ya da çıkartmalıdır!)
Örneğin haz’ı okuduğumuzda sinirbilimin “istemek” ve “sevmek” ayrımına gidiyoruz; ama aynı anda kendi gündelik alışkanlıklarımızın nasıl görünmez bir kültürel koreografiye dönüştüğünü fark ediyoruz. Gösteri’yi okuduğumuzda imgelerin iktidarını görüyoruz; ama aynı anda kendi görünürlüğümüzün bizi nasıl şekillendirdiğini düşünmeye başlıyoruz.
Felsefeye bu şekilde bakmak, teorik formülasyonları alıp yaşam deneyiminin içinde ve gerçek bir gerilim hattında çalışan bir şeye dönüştürmek anlamına geliyor. Bu yüzden benim anladığım felsefe, görme biçimini kıran bir temas alanı olarak çalışıyor.
Bir metni okurken sürekli tekrar eden kavramlara bakıp onları hemen sorulaştırmak önemlidir. Kavramların dönüp durması, yazarın aynı taşın etrafında dolaşarak bir çatlak aramasıdır. O tekrarlar, “Burada bir düğüm var, buraya tekrar gel!” diyen işaretlerdir. Bu yüzden her kavramın bugüne ya da bize bağlanması gerekir.
Okuduğumuz ve önümüzdeki aylarda okuyacağımız metinler elbette zorlayıcı olabilir ama her bir cümleyi anlamak zorunda değiliz. Edebiyat okumuyoruz; bu metinlerin amacı keyif vermek değil; söylediğim gibi, bize kendi hayatımızı, çağımızı, alışkanlıklarımızı ve arzularımızı başka bir yerden gösteren bir lens kazandırmak. Bu lensi kullanmaya gönüllü olmalıyız; aksi halde bu kitap kulübü, tam da eleştirdiğimiz şeyin bir tekrarına, yani entelektüel gösterinin tüketim ürününe dönüşür. Elbette daha zevkli ve daha çok takipçi getirecek kitaplar seçebilirdim ama özellikle seçmiyorum, çünkü burada amacımız o değil.
Bir Tavsiye Daha…
Son iki aydır ne kadar yoğun metinler okursak okuyalım asıl zorlayan şey, kitabın kendisi olmaktan ziyade günün içinde sürekli bölünen dikkate karşı bir alan açamamak. Çağın krizi, bu.
Bizzat günlük kullanıcısı olduğum Akiflow, tam da bu yüzden değerli; zamanı parçalayan akışı toparlayıp okuma saatlerimizi, not çıkarma bloklarımızı ve küçük düşünme molalarımızı sabitleyebileceğimiz bir düzen kurmamızı sağlıyor.
Gmail, Notion, Slack, Asana gibi tüm araçlardan gelen işleri otomatik olarak tek bir gelen kutusunda topluyor. Böylece hem okuma programını hem çalışma akışını, dağınık uygulamalar arasında kaybolmadan yönetebiliyorsun. Özellikle yoğun dönemlerde, “Şimdi neye odaklanmam gerekiyor?” sorusunu tek bakışta çözdüğü için oldukça pratik.
Ben Akiflow’u, onlar beni bulmadan önce, 2024’te kullanmaya başlayarak paylaşmıştım, sonrasında iletişim kurduk. Dolayısıyla içtenlikle tavsiye ederim. Denemek isterseniz PELIN koduyla %70 indirimden faydalanabilirsiniz.
O halde pazartesi yeni ayın kitabına dair bültende görüşmek üzere.
Sevgiler,
Dilara



